Sevgili okuyucular,

 Hangi din adamına-bilginine “ İslâm nedir ? “ diye sorsanız alacağınız cevap, “ İslâm, akıl, bilgi ve ahlâk dinidir “ olacaktır. Bu nedenle akıl, bilgi ve ahlâki güzellik her insanın-müslümanın yaşamında önemlidir. Nitekim peygamberimizin ” Bilgi-ilim Çinde de olsa gidip öğrenin “ sözü her halde  hepimizin hafızasındadır. Aklın önemi ile ilgili olarak bir örnek vermek gerekiyorsa işte size bir örnek;

 Bir akıl hastahanesini ziyaret sırasında, adamın biri doktora sorar:

-Bir insanın akıl hastası olup olmadığını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor:

-Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl kolayca boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. 

Doktor bu ara soru sahibi adama sorar,

-Siz olsanız ne yapardınız?

Adam:

- Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.

Doktor,

-Hayır, normal bir insan küvetin tıpasını çekerek suyu boşaltır.”

Bu örnekten anlaşılan şu; akıl, bize sunulanların dışında da çözüm bulmaktır.

   Yukarıda akıl, insan yaşamında önemlidir dedik. Çünkü akıl insanların derin düşünmesine, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilmesine yardımcı olur. Ancak sağlıklı bir akıl sahibi ve bilgili bir insan doğru yolu bulur ve başarıya ulaşır. İnsanı diğer canlılardan ayırt eden de zaten akıldır. Ama her insanın akıllı ve bilgili olduğu da iddia edilemez.

  Kuran, insanlara  öğretmeyi, öğrenmeyi, düşünmeyi ve  bilimsel çalışmalar yapmayı, çağdaşlaşmayı ve de aklı  en iyi şekilde kullanmayı önerir.  Peygamberimiz bilime sırtını dönenleri ve bunda ısrar edenleri hasta olarak görür.

 İslâm, akıla, barışa, bilime, adalete, insan sevgisine çok önem veren bir din olmasına rağmen akıldan, islâmi bilgiden yoksun bir takım insanlar, islâma büyük zararlar vermekteler. Örneklerini islâm ülkelerinde görmekteyiz. Kızlar okula gönderilmez, kadınlar erkek doktorlara muayene ettirilmez, nikahsız yaşayan kadınlar, erkekler zina yapıyor diye boyunlarına kadar toprağa gömülerek başlarına taşlarla vurularak öldürülür!.

 Bir takım sözde dinadamları da verdikleri Cihad fetvalarıyla sanki Tanrı-Allah ile oturup, konuşmuş ve cennetin anahtarını da alıp cebine koymuş  gibi saf ve cahil insanları, cennete göndereceklerini, bakire hurirelerle evlendireceklerini söyleyerek intihar bombacıları yapmaktar: Bu hocalara-imamlara inanan saf veya cahiller de cennete gideceklerini sanarak patlatıkları bombalarla hem kendilerinin hem de masum insanların ölümlerine neden olmaktalar. Bu cahil ve ihtiraslı sözde dinadamlarının yaptıkları ise Cihad değil düpedüz cinayet!.

 Uzman ilâhiyatçılara göre, gaddarca ve ahlaksızca insanları öldürenler, kandıranlar, haram yiyenler, fitnecilik yapanlar, yalan söyleyenler, iftira atanlar istedikleri kadar namaz kılsalar, oruç tutsalar, hayır yapsalar da ne Tanrıya-Allaha ulaşabilirler ne de cennete girebilirler.

 ……

   PEYGAMBERİMİZİN ÇİZDİĞİ AHLÂKİ TABLO

 İslâmda akıl, bilgi kadar  ahlâkta önemlidir. Bu nedenle Peygamberimiz  " İslâm, güzel ahlâktır " ve " İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olanlarınız, ahlâkı en güzel olanlarınızdır ” demiştir.

   Diyanet Başkanlığı yayınlarında da Peygamberimizin bizzat yaşayarak, uygulayarak çizdiği  ahlaki tabloyu görmekteyiz. Peygamberimizin bizzat yaşayarak ve uygulayarak çizdiği ahlâk tablosundan aldığımız bazı örnekler de şöyle;

 * Kendisi için istediğini başkası için de istemek, kendisi için arzulamadığını başkaları için de arzulamamak,

 * Affetmek, hoşgörülü davranmak, başkalarının kusurlarını araştırmamak,

 * İnsanları kandırarak haram yememek

 * Öfkeye hakim olmak,

 * Doğruluk ve dürüstlükten zerrece taviz vermemek,

 * Kibirden gururdan sakınmak mütevazî olmak,

 * Asla adaletten ayrılmamak.”

   " Mü'minlerin îmanca en kamil olanı, ahlâkı en güzel olanıdır " diyen Peygamberimizin ahlâkla ilgili bu kadar güzel sözlerine karşı, bugün öyle ahlâksızlar türedi ki, şaşırmamak elde değil .. Bu ahlâk yoksunları devamlı dinden, imandan, haktan-adaletten ve ahlâktan bahsederler. Ama  haram yemekten, saf ve cahil dindarları sömürmekten, masum insanları Cihad adı altında öldürmekten geri kalmazlar. Hatta haramın besmele ile alınıp yenilirse, haram sayılmadığını söyleyecek kadar da sefilleşirler!..

 ........

   SAHTE MÜSLÜMANLAR VE SÖMÜRÜLER

İNSANLARI İSLAMDAN UZAKLAŞTIRIYOR

 Bakınız, konumuzla ilgili olarak Yeni Şafak gazetesi yazarı Ayşe Böhürler’de ahlâksızlardan şikayet ediyor ve bir yazısında, İslamcı kesimde son 10 yıl içinde şaşırtıcı değişimler yaşandığını belirterek, “ Nasıl sol kendini bitirdiyse İslami kesim de kendini bitirdi .Benim bugün İslami camiada gördüğüm ise değişimden ziyade ihanettir. İhanet ise bir ahlâk sorunudur ” diyor.

 Daha sonra eski İslamcıların yoksulların sofrasından uzaklaşmalarının, kalkmalarının onları Müslümanlıklarından uzaklaştırdığını savunan Böhürler görüşlerini şöyle bitiriyor; “ İlkeler değişince hassasiyetler de değişti, aralarındaki ilişkiler de değişti. Ve hatta birçok eski dost bugün çıkarları, konumları, tarafları itibarı ile düşman haline geldi. “

 Peygamberimiz kurbanın, yardımların, yakınlarımıza etrafımızda tanıdığımız-bildiğimiz ihtiyaç sahiplerine verildiği zaman sevap kazandırdığını söyler. Ama bazıları ne hikmetse dini günlerde-bayramlarda güya fakir-fukaraya dağıtılmak üzere topladıkları yardımları yabancılara dağıtmayı marifet sayarlar ve bunda ısrar ederler.

 Bizde olduğu gibi o yabancı ülkelerde de yardıma muhtaç insanların olduğu bir gerçek. Ancak kendi ülkemizde, kendi insanlarımız işsizlik sonucu sefalet ve açlık çekerken toplanan yardımların yabancı ülkelerde dağıtma gayretinin amacını anlamıyoruz.

 Bunu sorup, soruşturduğumuzda, bir zamanlar Borna-Hersek, ve Çeçenler için toplanan yardımların nasıl bir siyasi partiye, Deniz Feneri’nin  topladığı yardımların da bazı sözde islâmi gazetelere, televizyon kanallarına, hatta bazı kişilerin şahsi hesaplarına aktarılmasını örnek almamızı söylüyorlar.

  Bunları duydukça-öğrendikçe, saf ve cahil insanları Tanrı-Allah ile kandırarak soyanları-sömürenleri hatta “Haramda olsa besmele ile yendiğinde helâldir “ diyenleri, kendilerinden olmayanlara selamı esirgeyenleri, Müslüman olarak görmemiz, kabullenmemiz mümkün mü ?.

 Yaratana değil de yaratıklara inanıp kulluk edenlere, soyulup soğana çevrilenlere maalesef acımaktan başka bir şey elimizden gelmiyor ve Tanrıdan-Allahtan onlara akıl ihsan etmesini diliyoruz. 

 E.Posta- hulusisenel@yahoo.com

 SEVDİĞİM SÖZCÜK: “ Ahlâk mukaddestir, hiçbir şeyle ölçülemez “ ATATÜRK